AVANTA DEMOKRASİSİ

Dün sabah işe gitmek yola çıktık her günkü gibi. Belediye otobüsünde bizleri bekleyen “ÜCRETSİZ” sürpriziyle hoş bir başlangıç yaptık güne! Oysa, akşamki Cumhuriyet ve Demokrasi mitingine 12 saat vardı.
Miting bahane, avanta şahaneydi!
Otobüslere inip, binmek de alabildiğine kolaylaşmıştı. Tüm kapılar her iki amaçla da kullanılabilmekteydi. Belediye yetkililerinin yerinde olsam bedavacılığa bu gerekçeyle de olsa ödün vermezdim. Diyelim ki popülizmin ağına düştüm! Otobüslerdeki kart okuyucuları ücretsize ayarlar, yine de olağan düzeni korurdum. Böylelikle istatistiksel bilgiler tutulur ve bedavacılığın toplu taşımada yol açtığı sıçrama tarihe not düşülebilirdi. İstatistiği hedefe varmada koltuk değneği olarak gören bizlerin böylesi incelikli bir düşünceyi akla getirmesi elbette düşünülemezdi.
Darbeyi önleyen yiğit halkımızın avanta duyguları bir kez daha depreştirildi.
Örneğin, Konak Meydanı’nda her akşam toplanan kalabalığa belediyenin biri şapka dağıtırken diğeri de sandviç-meşrubat servisi yapmaktadır. Fark edemediğim başka şirinlikler ve özendiricilikler varsa bilemiyorum.
İzmir’deki toplu taşıma avantası dün ilk kez yaşandı. Alanda da yine belediyeler kaynaklı ufak tefek ikramlar eksik değildi.
Öncelikle bir yanlışı daha düzeltmek gerekiyor!
15 Temmuz’da önüne geçilen darbeyle demokrasi kurtarılmış olmadı! Daha kötü bir durumdan uzak durulmuş oldu. Bunu da küçümsemememiz gerekir. Darbe başarı kazansaydı ülkeyi bekleyen tablo en iyi olasılıkla bir iç karışıklıktı. Başka deyişle, daha fazla gözyaşı, üzüntü ve kan! Ama, böyle bir tablodan uzak kaldık diye durumu yanlış değerlendirmek de gerekmiyor.
Abartıyorsam düzeltin!
Türkiye geçmişte de yaşadığı ama son 15 yıldır boğazına dek içine battığı avanta ve talan ortamı içindedir. Çapı ve gücü oranında hemen her yurttaş avantacılığın ve yeri gelince aşırmacılığın tadını almış durumdadır. Toplumun, tepedekilerin yolsuzluklarına akıl sınırlarımızı zorlayan tepkisizliği (hatta hoşgörüsü) bu kötü alışkanlığın toplumsallaşmış olmasındandır. Bu kötü alışkanlığa son verilmesi sırf bu nedenle de oldukça güçtür.
Avantacılık işlerine bugüne dek direnç göstermiş İzmir’deki yerel yönetimler darbe ertesi oluşan psikolojik ortamdan yararlanarak bu alana büyükçe bir adım atmış oldular. Belki de kendilerini zorunlu hissettiler demek gerekir.
İnsanlar kentlerin alanlarına elbette toplanabilirler. Bir toplumsal olayı kutlayabilirler, kınayabilirler ve belki başka şeyler de yapabilirler. Ama, bunu yaparlarken avantacı gururlarının okşanmaması gerekir. Bu yapıldığında uğrunda bir araya geldiğiniz değerler de aşındırılmış olur.
İzmir’deki örnekleri özetlemekte yarar var!
2007’deki Cumhuriyet Mitingi, 2013’teki Andımız Buluşması ve Gezi başkaldırısı sırasında böylesi avantalar sunulduğunu anımsamıyorum. Ama, anımsayabildiğim çok daha coşkulu ve kalabalık insan topluluklarının alanları doldurduğudur.
Ücretsiz otobüs, bedava şapka, bayrak ve yiyecek-içecek karşılığında yapılan demokrasi savunuculuğunun sahiciliğinden kuşku duyma hakkım olduğunu düşünüyorum.
Ceyhun Balcı

guvence2

Kendisi olmayınca demokrasinin şemasıyla idare ediyoruz!

NOT : Yazıyı bitirip de paylaşmak üzereyken karşıma çıkan haber kendime bir kez daha hak vermeme neden oldu.

http://www.hurriyet.com.tr/maliye-bakani-borc-affi-detaylarini-acikladi-40182307
Avantacılığın, yurttaşlık görevini yerine getirmenin yaşadığımız ülkede ne denli anlamsız olduğu haberle bir kez daha doğrulanmış oldu. Devlete kuruş borcu olmayana değil de dağlarca borç takanlara ödül veren anlayışın egemen olduğu ülkede Konak Saat Kulesi’nin saatinin ve musluklarının çalınmasına şaşıran ve tepki veren kendim gibi enayilere bin selâm olsun!

AVANTA DEMOKRASİSİ” için 3 yorum

  1. Noktasına, virgülüne kadar doğru! Cahil bir kitleden asla demokrasi çıkmaz. Bunu en iyi bilenler ahlaksız politikacılardır
    A Bilgin
    İzmir

  2. Bu konu ile ilgili bir yazı yazacaktım ki tam da düşüncelerimi içeren bu yazınızı okudum. Blogumda paylaşacağım. Sadece şunu ilave etmek istiyorum. Evet kargaşa önlendi, iç savaş olur muydu bence hayır. Ancak sonrasında ki en büyük tehlike son hızla ilerliyor. Türkiye her alanda dönüştürülüyor. Karşı Devrim hızla ilerliyor. 2023 beklenmeyecek ve muhalefet bunun farkında değil…
    hzs

Yorum bırakın