URFA’NIN KALBİNDE…

 

şanlıurfa kimlik son

turkiye_sanliurfa_harita

 

Şanlıurfa’yı keşfetmeye Balıklıgöl’den başlıyoruz. Peygamberler kenti olarak da adlandırılan Şanlıurfa’da kutsal mekân ve mabet sayısı oldukça fazla. Tarih boyunca kentte farklı dinlerin yanı sıra aynı dinin mezhepleri yaşam alanı bulmuş. Eyüp, İdris ve Şuayip peygamberlerin yanı sıra; semavi dinlerin önemli kişiliği İbrahim peygamber de Urfa’da yaşamıştır. Bu bakımdan Şanlıurfa’yı kültürel harman yerine benzetmek hata olmaz.

 

Balıklıgöl

 

Tekin Sönmez’in Balıklıgöl belgeseli

Hz İbrahim’in eşi Sara kısır olduğu için cariyesi Hacer’den evlat sahibi olur. Hacer’den doğma İsmail ise Arap ulusunun atası sayılır. Sonradan Allah’ın mucizesiyle eşi Sara’dan doğacak olan İshak ise Yahudi ulusunun atası olacaktır.

Allah, İbrahim’in inancını sınamak için oğlu İshak’ı kurban etmesini ister. (Kimi kaynaklar İsmail’in kurbanlık olduğunu yazar) İkilemsiz bu isteği yerine getirmek üzereyken Allah kurbanlık koç göndererek oğlunun canının bağışlamış olur.
Balıklıgöl adında göl sözcüğünü taşısa da içinde sazan balıklarının bolca olduğu büyükçe bir havuza daha çok benziyor. Haleplibahçe tarafından Balıklıgöl’e girerken solunuzda çan kulesiyle kendini gösteren geçmişin Meryem Ana Kilisesi, günümüzün Döşeme camisi yer alıyor. MS 504’te Rahip Urbisyus tarafından yaptırılan Meryem Ana Kilisesi XIX. yy başında Abbasi halifesi Memun döneminde cami ve medreseye dönüştürülmüş. Kente egemen olan güçlerin değişimine koşut olarak mabetlerin de dönüştürülmesi sıkça söz konusu olmuş Şanlıurfa’da.

BALIKLIGÖL ÇAN KULESİ3

Meryem Ana Kilisesi (Döşeme Camisi) çan kulesi

Geçmişin Meryem Ana Kilisesi’ni günümüzün Döşeme Camisi’ni geçtikten sonra Balıklıgöl solumuzda beliriyor. Kutsal Mendil’in de uzunca süre burada saklandığı bilinir. Kilise Abbasi halifesi Me’mun döneminde camiye dönüştürülmüştür.
Göl balık kaynıyor dense yeridir. İnsanlarca beslenmeye alıştıklarından olsa gerek becerebilseler üzerinize atlayacak gibiler. Balıklıgöl Halil Ür-Rahman adıyla da anılıyor. Nemrud bin Kenan’ın ilahlığını kabul etmeyen ve kendi aklıyla rabbini bulan Hz İbrahim (MÖ 2000) Nemrud ve ahalisinin tapındığı putları kırınca ateşe atılmasına karar verilir. Hz İbrahim ateşe atılmak üzereyken bir mucize gerçekleşir ve ateş suya, odunlar da balıklara dönüşür. Gölün balıkları kutsal varlıklardır ve tutulmaları, yenmeleri kesinlikle yasaktır.

BALIKLI GÖL1

Sağ tarafta ise görece küçük bir başka göl/havuz var. Hz İbrahim ateşe atılacakken Nemrud’un kızı Hz İbrahim’e iman ettiğini açıklayınca babasınca ateşe atılır. Zeliha’nın yanarak can verdiği yerde gözyaşlarından bir göl oluşur. Aynzeliha (Zeliha gölü ya da pınarı) o gün bugündür buradadır.

BALIKLI GÖL HAVUZ

Ayn Zeliha

Balıklıgöl’ün karşı tarafında Rızvaniye Camisi çarpıyor gözümüze. 1736’da Rakka Valisi Rıdvan Paşa tarafından yaptırılmış ve onun adı verilmiş bu camiye. Camiyle birlikte medrese de komşuluğundadır.

Rızvaniye Camisi

Ayn Zeliha gölünün önündeki küçük meydanda Halil İbrahim Sofrası’nın Topkapı Sarayı’nda sergilenen gereçlerinin betimlendiği bir anıt çekiyor dikkatimizi.

IMG_0211

Halil İbrahim Sofrası

Ayn Zeliha ve Balıklıgöl’ü geride bırakıp ilerlediğimizde bir başka mabede varıyoruz. Geniş bir alanı kaplayan mabedi külliye olarak da nitelemek olası. Külliye’de Hz İbrahim’in dünyaya geldiğine inanılan bir de mağara var. Günümüzde burası Mevlidi Halil Camisi olarak bilinse de tarih boyunca farklı amaçlarla kullanılmış olduğunu unutmamak gerekiyor.

Hz İbrahim’in doğduğuna inanılan mağara

İlk olarak Helenistik dönemde Seleukoslar tarafından putperest tapınağı olarak yapılmış. Daha sonra Yahudilerin havra olarak kullandığı bir başka yapı bunun yerini almış. MS 150’de ilk Hıristiyanlık döneminde ise Hıristiyanlar Kilisesi yapılmış. Bizanslılar ise Urfa Ayasofyası’nı ibadete açmışlar aynı yerde. Son olarak Osmanlı döneminde 1523’te yapı camiye dönüştürülmüş. Yazının başındaki kültürel/dinsel harman yeri nitelemesine fazlasıyla uyan bir geçmiş değil mi?

 

Mevlidi Halil Camisi

Balıklıgöl Urfa Kalesi’ne de oldukça yakın yerleşimli. Kale tüm görkemiyle varlığını sürdürürken çifte sütun kale manzarasını tamamlıyor. Kalenin MÖ 10.000 yıla tarihlenen Neolitik bir alan üzerinde kurulduğu biliniyor. Kaleye ilişkin ilk kayıtlar XI. Yüzyıla aitse de kalenin IX. yy’da Abbasiler döneminde yapıldığı en kabul gören görüştür. Kalede yer alan Korint başlı çifte sütunun ise Edessa Kralı IX. Manu döneminde (MS 240-240) yükselmiş olduğu düşünülüyor.

URFA KALESİ1

Urfa Kalesi

Kaledeki Çifte Sütun Hz İbrahim’in ateşe atılması amaçlı mancınık söylencesine de konu edilmiş. Ayrıca, buradaki Süryanice yazıtta

“Ben, askeri komutan, BARŞAMAŞ’ın (GÜNEŞ) oğlu AFTUHA! Bu sütunu ve üzerindeki heykeli veliaht Prens MANU annesi, kral MANU (Büyük Abgar) eşi, hanımefendim, velinimetim kraliçe ŞALMETH (Selime) için yaptım!” yazmaktadır.

Çifte Sütun

Balıklıgöl yerleşkesini geride bırakarak Urfa sokaklarındaki yürüyüşümüzü sürdürüyoruz.

URFA SOKAK

 

İlk durağımız Selahaddin Eyyubi Camisi! 1993’te camiye dönüştürülen yapı ilk olarak MS 457’de Aziz Johannes Prodromos (Vaftizci Yahya) Kilisesi olarak yapılmış. 1849-51’de ise aynı yerde bu kez Ermeni Surp Astezan Kilisesi inşa edilmiş. Yapı taş işçiliğinin inceliklerini yansıtan görünümde.

EYYUBİ CAMİSİ GİRİŞİ

Geçmişin Vaftizci Yahya Kilisesi günümüzün Selahaddin Eyyubi Camisi

 

Biraz ötede Fırfırlı Cami’yi görüyoruz. On iki Havari Kilisesi olarak yapılmış olan kesme taştan bu yapının 1956’da camiye dönüştürüldüğü biliniyor. Osmanlı döneminde caminin rüzgâr gülüyle donatılmış olması adının bu şekilde anılmasına neden olmuş. Van’daki Varak Manastırı’nda bulunan Varak Haçı’nın 1092’de buraya getirilerek korunduğu bilinmektedir.

IMG_0246

Fırfırlı Cami 

Fırfırlı Cami içi

 

Urfa’nın dar sokaklarındaki yolculuğumuz sürüyor. Turizmin gelişmesiyle birlikte Urfa sokaklarındaki eski yapılar ilgi görür olmuş. Pek çoğu bakım ve onarımdan geçirilmiş. Otantik mekânlar olarak ziyaretçileri ağırlamaya başlamış. Bir yandan ekonomik getiri sağlanırken diğer yandan da kültürel ve tarihsel varlıkların yaşam bulması sağlanmış.

Urfa Sokakları

Urfa Konakları

 

Günümüzde Kaymakam Behramzade Nusret Bey adıyla okul olarak hizmet vermekte olan Aziz Paulos ve Petrus Katedrali 1919-21 yıllarında Ermeni Yetimhanesi olarak kullanılmış.

nusret bey

nusret bey

Sokak turumuzun yolu Urfa Ulu Camisi’nden de geçiyor. Ulu Cami de gerçekte eski bir kilise. Yapım zamanı kesin olarak bilinmemekle birlikte 1170-75 yıllarına tarihlenmekte ve Zengiler tarafından yaptırıldığı kabul edilmektedir. Sütunlarda kullanılan kırmızı mermerler nedeniyle Kızıl Kilise olarak adlandırılmıştır. Çapraz tonozlarla örülü 14 kemerle avluya açılan camide bu yöntem Anadolu’da ilk kez Urfa Ulu Cami’de uygulanmıştır. Halk arasındaki inanışa göre, Hz İsa’nın kral Abgar’a gönderdiği Kutsal Mendil avludaki kuyuya bırakılmıştır.

IMG_0282

Cumhuriyet döneminde ise çan kulesi saat kulesine dönüştürülmüştür.

IMG_0285

Ulu Cami

 

KUTSAL MENDİL

Günü Urfa Çarşısı ile Gümrük Hanı’nda bitiriyoruz. Kervan yollarının önemli durak noktası olan Urfa çarşısı ekonomik ve toplumsal yaşamın önemli mekânlarından birisi olagelmiş. Kapalı alan bakımından Urfa Çarşısı Osmanlı döneminde Edirne’den sonra ikinci sırayı almaktaymış. Yöresel kahve mırranın tadına bakılabilir burada. Ancak, mırra fincanını boşaldıktan sonra masaya bırakırsanız saygısızlık yapmış olduğunuz düşünülür ve bunun karşılığında garsona bahşiş bırakmaya zorlanabileceğinizi unutmamalısınız!

GÜMRÜK HANI1

GÜMRÜK HANI

Gümrük Hanı

Osmanlı döneminde toplumsal ve ekonomik yaşamın kalbi olan çarşıların bu özelliğinden bir şey yitirmemiş olduğunu Urfa çarşısının hareketliliğinden de anlamak mümkün.

 

URFA’NIN KALBİNDE…” için bir yorum

  1. KaymakamNusret Beyin savunmasını okumak isterdim doğrusu.

    Urfa bir tarih destanıdır.
    Adının en kötü yanı Şanlı özentisidir. Kahraman vs gibi.

Yorum bırakın